NELER PİŞİYOR: ARI OLMADAN BAL VE DİĞERLERİ

Küresel basında gıdaya dair neler pişiyor?

Arı olmadan bal, Koronavirüs bir tatlı olsaydı, Pandemi şartlarında kışa hazırlık, burrito’nun Gerçek Gıda İzi, Atılmak için Fazla İyi ve Şaraba dair her şey: Somm360.

Pandemi şartlarında kışa hazırlık

Fotoğraf: Noam Galai/Getty Images – Forbes.com
Havaların soğumasıyla birlikte restoranların ‘pandemi günlerinde yemek’ deneyimine dair aldıkları önlemler geçtiğimiz haftalarda Forbes dergisine konu oldu. Bu önlemlerin bazılarına biz Türk insanları olarak aşinayız (bkz. UFO ayaklı kafe masaları!); bazıları ise ilginçliklerini bizim için dahi koruyorlar. İşte bu önlemler:
Isıtmalı masalar

Japon kotatsu geleneğinden ilham alan bu fikir, zaten Amerika’nın en soğuk ve rüzgarlı şehirlerinden biri oalrak bilinen Chicago’da düzenlenen Winter Dining Challenge’da ortaya atıldı. Haliyle amaç soğuk havalarda dışarıda yemek yemeği kolaylaştırmak ve müşterilerin en sevdikleri restoranlarda güvende olmaları ve rahat bir şekilde sıcak kalmaları. İşletmeler için ısıtmalı masalar, zaten yatırım yaptıkları açık hava alanlarını, çatılarını, verandalarını ve otoparklarını kullanmaya devam etme olanağı anlamına da geliyor.

Şömine ve Açık Hava Kampları

Toronto’dan şef Anthony Rose, Fet Zun isimli restoranının arkasına büyük şömineler, battaniyeler ve çadırlarla dolu bir kamp alanı kurarak ısınma fikrini bir adım daha ileri götürmüş. Yeni normal koşullarında yemek yeme deneyimini aynı zamanda samimi ve sanki kamptaymış gibi keyifli hale getirmek için oldukça mantıklı bir girişim.

Balonlar

Her ne kadar bir kürenin içinde sıkışmışlık hissi uyandırma ihtimali olsa da, balon içinde yemek yeme fikri gittikçe yaygınlaşıyor. New York’ta restoranlar tarafından kurulmuş plastik balonlar iç mekanın yerine sokakta yemek yemeği güvenli kılıyor. Café du Soleil’in kurucularından Nadine Chevreux, Curbed’e verdiği röportajda balonların bu şartlarda dışarıda yemek için neredeyse bir hile olarak görüldüğünü ve kendi balonunuzda kendi atmosferinizi yaratmanın eğlenceli olduğunu belirtiyor. Denemesi bir New York seyahati, bir de yemek rezervasyonuna bakıyor.

Koronavirus bir tatlı olsaydı…

Prag’da yer alan Black Madonna isimli kafede Koronavirüs’ün mikroskopta görünen formuna oldukça benzeyen bir tatlı satılıyor.
Fotoğraf: AFP, GETTY IMAGES üzerinden; Forbes.com

Forbes’a göre ‘virüs’ adlı bu tatlı, çikolata kaplı kekin içinde Antep fıstığı ve ahududu dolgusu içeriyor. Bir tenis topu büyüklüğünde olan tatlının dış kısmında ise beyaz çikolata ve kurutulmuş ahudududan oluşmuş süslemeler var. Tatlının yaratıcısı Olga Budnik’in internette virüsün fotoğrafını gördükten sonra oluşturduğu bu tatlıya karşı Prag’da ilgi giderek artıyor. Öyle ki; üç veya daha fazla kişiden oluşan ve “Virüs” tatlısını denemek isteyenler grupların önceden rezervasyon yaptırmaları gerekiyor!

 Arı olmadan bal üretilebilir mi?

Kaliforniya’da kurulan MeliBio adlı girişim, laboratuvarda ürettiği balının şimdiden 15 şirket tarafından kullanılmaya başlandığını ve 2021 yılının üçüncü çeyreğinde raflarda olacağını belirtti.
Bala benziyor, tadı da bal gibi. Öyleyse bal mı? Fotoğraf: Calum Lewis

FoodDive’da yayınlanan makaleye göre, ‘İnsanlar için daha iyi. Arılar için daha iyi’ sloganı ile yola çıkan MeliBio şirketinin CEO’su Darko Mandich, hayvansal olmayan et ve sütün üretilebildiğini fark ettikten sonra arısız bal yapmak için kollarını sıvıyor. Bal üretiminin sürdürülebilir olması için onu üretmenin alternatif yollarını arayan MeliBio, çalışmalarını biyoloji, bitki bilimi ve diğer alanlardan farklı yaklaşımları test ettikleri laboratuvarda yürütüyor. 2019 yılında toplam 16 bin ton geleneksel bal üretilmesinin yanı sıra, 2020 yılında ise bal Amerika’da en çok tercih edilen tatlandırıcı olmuş. Şirketin yakın tarihli bir kör tadım testinde ise, katılımcıların laboratuvarda üretilen balı geleneksel baldan ayırt edemediklerini belirtmişler. Yakın gelecekte gıda ürünlerinin hayvanlardan değil laboratuvarlardan elde edileceğinin bir kanıtı daha mı yoksa?

Karbon ayak izinden sonra ‘Foodprint’

Karbondan sonra tükettiğimiz gıdanın da ayak izi ölçülmeye başlandı.
Fotoğraf: Chipotle.com

Yenilikçi bir çalışmaya imza atan burrito zinciri Chipotle, kullandıkları malzemelerin nasıl yetiştiğinden, tarlalarda hangi şartlar altında bakım yapıldığına kadar birçok bilgiyi içeren yeni bir uygulama tasarladı. ‘Real Foodprint’ adlı bu uygulama, Chipotle tarafında servis edilen -ürünlerde kullanılan 53 malzemenin, geleneksel malzemelere kıyasla sürdürülebilirlik oranını hesaplıyor. Chipotle’nin sitesi veya uygulaması üzerinden sipariş verildikten sonra çıkan onay ekranında bu metriklerle ilgili veriler de görülebiliyor.

Adweek’te yayınlanan makaleye göre, Real Foodprint’in ölçtüğü veriler arasında daha az karbon salımı, su tasarrufu, toprak yapısı/sağlığı, organik arazi kullanımı ve kaçınılan antibiyotik miktarı yer alıyor.

Bağımsız araştırmalar da yürüten ‘sürdürülebilirlik veri tabanı’ HowGood ile yapılan iş birliği ile ortaya çıkan bu uygulama sonucunda Chipotle’nin kullandığı 53 malzemenin dünyaya ortalama etkisi hesaplanmış. Sonrasında ise Chipotle Twitter hesabı üzerinden bir kampanya başlatılarak Chipotle müşterilerinin sipariş detaylarını ve ‘gıda izlerini’ tweet’lemeleri sağlanmış.

Chipotle Pazarlama Müdürü Chris Brandt “25 yılı aşkın bir süredir malzemelerimizin her birini sorumlu bir şekilde tedarik ederek, hayvan refahı ve sürdürülebilirliği konusunda endüstride lider uygulamalar oluşturduk. Şimdi, Real Foodprint ile, misafirlerimiz bu taahhüdün aynı zamanda gezegen için de nasıl daha iyi olduğunu görebilirler” diye açıklıyor. 

Gıda israfına karşı mücadele eden uygulama: Too Good to Go

Too Good to Go, New York’ta gıda israfını azaltmak için çabalayan şirketler arasına katıldı.
Fotoğraf: TooGoodToGo.com

Bugüne kadar Avrupa’da varlığını sürdüren Danimarkalı şirket, New York eyaletinde her yıl yaklaşık 4 milyon ton çöpe dönüşen gıda atığını azaltmak için harekete geçti. Şimdilik sadece New York eyaletinde faaliyet gösterse de, yakında tüm Amerika’ya yayılmayı planlıyor.

Eater’da yayınlanan makaleye göre Too Good to Go, Eylül ayının sonundaki lansmanından bu yana kendine 250 ortak buldu. Ortaklar arasında, aksi taktirde israf olacak yiyecekleri müşterilere temin eden restoranlar, kafeler, marketler ve gıda mağazaları yer alıyor. Şirketin direktörlerinden Gaeleen Quinn, Too Good to Go’nun NYC’deki lansmanından bu yana gıda israfına karşı mücadelelerine destek olan 15.000 kayıtlı kullanıcıya atıfta bulunarak, “Yalnızca bir ay olmasına rağmen New Yorklular bu konsepti kabul etti ve kucakladı” diyor.

Mobil uygulama aracılığıyla kullanılan servis, kullanıcılara günün sonunda artan yemekleri vermeyi planlayan marketleri, kafeleri ve restoranları gösteriyor. Too Good to Go, müşterilerin ve gıda işletmelerinin kullanımına ücretsiz ancak, yiyeceklerinsatış fiyatının üçte biri kadar kendine pay alıyor. Quinn, küresel ısınmayı gıda israfıyla ele alma misyonunun bir parçası olarak, uygulamanın teslimat yapmadığını ve müşterilerin siparişlerini bizzat kendilerinin teslim alması gerektiğini de ekliyor.

Too Good to Go’nun tahminlerine göre, lansmanından bu yana şehirde 10.000 öğün tasarruf ettiğini ve organizasyona her hafta yeni üyelerin katılmaya devam ettiğinin altını çizen Quinn, “New Yorklular bu konu hakkında bilinçli olduklarını bir kez daha kanıtlıyor” dedi.

Şaraba dair her şey: Somm360 

Pandemi günlerinde evinizden ayrılmadan şarap bilgilinizi sınamak ve geliştirmek istiyorsanız Somm360 tam sizin için tasarlandı.

Hepimizin evden çıkmaya çekindiği bu günlerde, üzüm bağlarını gezmeye gerek kalmadan, mobil, tablet ve masaüstü üzerinden şarap bilgisini geliştirmek isteyenler için hazırlanmış uluslararası bir alan var artık: Somm360. Kullanıcıları sadece eğitmekle kalmayıp aynı zamanda bunu eğlenceli bir şekilde sunan Somm360, şaraba dair içerikler sunan ücretsiz bir eğitim platformu.

Sayısız zengin içeriğe ulaşmanın yanı sıra şarap bilginizi ölçmek için dünyanın dört bir yanından uzman kişilerin üzerinde çalıştığı, günlük olarak hazırlanan farklı zorluk seviyelerine sahip sınavlara da bu platform üzerinden erişmek mümkün.

Fotoğraf: Somm360’ın kurucusu Vincent lafortune; Somm360.

Yaşadıkları yerleri, geçmişleri ve becerileri ne olursa olsun amacı öğrenmek olan herkese, eşit fırsatlar sunmaya çabaladıklarını belirten Somm360’ın kurucusu Vincent Lafortune, Food and Wine Gazette’e verdiği röportajda “Sektörümüz için bu zor zamanda, mobil cihazlarından masaüstüne kadar herkesin her zaman, her yerde, her yerde katılabileceği ücretsiz, erişilebilir bir platform oluşturmak bizim için önemliydi,” vurgusu yapıyor.

Şimdiye dek 60’tan fazla şarap endüstri lideri, bu çevrimiçi girişim için kaliteli, derinlemesine içerik sunmak ve gerçek bir küresel ekip oluşturmak için Somm60 ile ortaklık kurmuş durumda.

Hazırlayanlar: Naz Eraslan & Selen Şiriner