ANADOLU’NUN KÜLTÜREL MİRASI: TOHUM

‘Milattan önce onuncu ile sekizinci bin yıl arasında avcı-toplayıcı topluluklar göçebe yaşam biçimlerini bırakıp yerleşik hayata geçtiler; ve çiftçiliğe başladılar. Arkeologların uzun zamandır kafalarını kurcalayan ana sorulardan biri de insanların neden göçebe hayat düzenini bırakıp hayvan ve bitkileri evcilleştirmeye başladıklarıdır. Bir başka deyişle ‘Neolitik Devrim’in neden yaşandığıdır.’

Arkeolojik kazısına başladığı 1996 yılından, hayatını kaybettiği 2014 yılına kadar Göbeklitepe’nin kazı başkanlığını yürüten Alman arkeolog Prof. Dr. Klaus Schmidt, 2010 yılında yayınladığı ve Göbeklitepe kazısından o güne kadar edinilen bulguları gösteren makalesinin[1] özetine bu cümlelerle başlıyor.

Schmidt’e göre -2018 yılının Temmuz ayında UNESCO’nun Dünya Mirası listesine dahil edilen- Göbeklitepe, herhangi bir neolitik yerleşkeden çok daha fazlasına işaret ediyordu. Schmidt, o ana kadar neolitik döneme geçişe dair karşılaşılan en erken ritüel alanı olması, ve alan kazılarında ortaya çıkan insan kemikleri ile muhteşem T-sütunlarının yanı sıra yerleşik hayata dair hiçbir kalıntı bulunmayışı sonucunda Göbeklitepe’nin insanlık tarihine dair çok önemli bir soruya ışık tuttuğunu düşünüyordu. İnsanlar yerleşik hayata ibadet için mi geçmişlerdi?

GÖBEKLİTEPE
Klaus Schmidt’in Göbeklitepe’de 1996 yılında başlattığı kazı çalışmaları, bugün halen sürüyor.

Avrupa Birliği tarafından ‘Kültürel Miras Yılı’ olarak ilan edilen bu sene, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, geçtiğimiz hafta düzenlediği galada, delegasyon tarafından hazırlanan 90 dakikalık belgesel ‘Tohum’u fikir önderlerine sundu. Üç bölümden oluşan belgeselin başlangıcında sorulan soruların ilki ise 1993 yılından beri Çatalhöyük’teki kazının başkanlığını yapan Prof. Dr. Ian Hodder’a aitti. ‘Avcı toplayıcı insanlar, onlarca, belki yüzlerce bin yıl sonra neden birden bire göçebe hayatı bırakıp geniş yerleşim alanlarında yerleştiler? Bunu yapmalarının sebebi ne olabilir?’ Schmidt’in Göbeklitepe’ye dair makalesinin başına koyduğu soruyu yansıtan bu cümleler aynı zamanda Tohum belgeselinin başlangıç sorusunu da oluşturuyor.

Belgeselde Dr. Klaus Schmidt’ten sonra Urfa-Göbeklitepe Kazıları koordinatörlüğünü yürüten Dr. Lee Clare ise ekliyor: ‘Klaus Schmidt’in görüşüne göre Göbeklitepe dünyanın ilk ibadet alanı, insanların tapınmak için geldikleri bir mekandı. Göbeklitepe gerçekten de önemli bir alan. Sadece inanılmaz mimarisi ve T sütunları sebebiyle de değil. Burası milattan önce 9600 yılı civarında insanların avcılık toplayıcılıktan yerleşik çiftçiliğe geçiş yaptığı alan.’ Fakat Dr. Clarke Göbeklitepe’den bahsederken tapınak ve ayin tanımlamalarından kaçınıyor, ve kazıda ortaya çıkan alan ve yapıları ‘ritüel alanları’ olarak adlandırıyor.

Tohum belgeseli, Anadolu topraklarının hikayesini ilk tohumun hikayesiyle harmanlıyor. Neolitik, yani tarıma dayalı yaşamın küresel bir model haline gelmesi hikayesinin izini Verimli Hilal’den başlayarak Anadolu’da halihazırda üzerinde çalışılan -Çatalhöyük ve Göbeklitepe de dahil olmak üzere- 20’nin üzerinde arkeolojik kazıda sürüyor. Bu kazı alanlarından bir tanesi de Göbeklitepe’nin doğusunda yer alan Karacadağ. ‘Dünyada insanlar için üç önemli kültür bitkisi vardır; bunlar buğday, mısır ve çeltiktir. Buğdayın evrimi, kökeni, nerede tarıma alındığını araştırmak istiyorsanız geleceğiniz yer Karacadağ’dır.’

TOHUM BELGESELİ
TOHUM belgeselinin tanıtım görselinde tek bir başak yer alıyor.

Tohum’da Konya havzasında bulunan Boncuklu Höyüğü’nün kazı başkanlığını yapan Prof. Dr. Douglas Baird ise Boncuklu’nun önemine dikkat çekiyor: ‘Boncuklu M.Ö. 8000’lerden M.Ö. 7600’lar arasıdan kalma bir bölge. Bu neredeyse Çatalhöyük’ten bin sene önce demek. Boncuklu’daki insanlar tahılları doğal ortamlarından alıp yeni koşullara adapte etme sürecindelerdi. Bu süreç çiftçiliğin Anadolu’dan batıya, Avrupa’ya yayılmasında çok önemli bir adım olacaktı. Büyük sorulardan biri ilk çiftçilerin kimler olduğu. Onlar bu bölgenin yerel halkı mıydı, yoksa Kuzey Suriye gibi alanlardan göçen başka insanlar mıydı?’

Tohum, Türk ve Avrupalı arkeologlar, arkeobotanistler, etnobotanistler ve antropologların anlatımlarıyla ilk kez Anadolu’da evcilleştirilip yetiştirilen buğday ve diğer tohumlarının rotasını muhteşem geniş açılar eşliğinde Avrupa’ya doğru takip ediyor; Trakya’da Aşağıpınar üzerinden geçerek Bulgaristan, Yunanistan ve İtalya’ya yöneliyor. Belgeselde Dr. Clare ekliyor: ‘Neolitik toplumların birkaç bin yılda yakın doğudan, mesela Türkiye’den Balkanlar’a ve Orta Avrupa’ya yayıldığını görebiliyoruz. Örneğin Orta Avrupa’da çiftçilerin ilk ortaya çıkışının Almanya’da M.Ö. 5500’lerde gerçekleştiğini biliyoruz. Yani Göbeklitepe’den neredeyse bin yıl sonra oraya varılmış. Ama yine de bu bile, dünya tarihi göz önüne alındığında, hızlı bir geçiş.’

2016 yılında Gülşah Merve Kılınç ve meslektaşlarının Current Biology’de yayınlanan makalesi[2], Neolitik çağda yaşayan Orta Anadolu çiftçilerinin ilk Avrupalı çiftçilerle aynı genetik havuza ait olduğunu ortaya koymuştu. Tohum belgeseli de insanlığın hikayesini tohum üzerinden anlatarak Anadolu ve Avrupa halkları arasındaki on binlerce yıllık ilişkiye ve göçe yeniden gönderme yapıyor.

Yönetmenliğini Sevinç Baloğlu’nun üstlendiği ve Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, Dr. Burhan Ulaş ve Nezih Başgelen’in danışmanlığında hazırlanan belgeselin 2019 yılında çeşitli festivallerde ve Türkiye’de de bir televizyon kanalında gösterilmesi planlanıyor.

 

Tohum Belgeseli Tanıtım Fragmanı: 

Notlar:

[1] Schmidt, Klaus. 2010. Göbekli Tepe: A Stone Age Sanctuary in South-Eastern Anatolia. Documenta Praehistorica XXXVII.

[2] Kılınc ̧ et al., 2016, The Demographic Development of the First Farmers in Anatolia. Current Biology 26, 2659–2666.  http://dx.doi.org/10.1016/j.cub.2016.07.057

ARZU SAK SEYHUN

Gastronom, peynir tadımcısı, meraklı ve heyecanlı bir yemek hikayecisi, bir nevi dünya vatandaşı. Yemeğin insana ve farklı kültürlere dair anlamlarının mütemadiyen peşinde.