Ekolojik gelişmelerde bu hafta Buğday Derneği’nin Zehirsiz Kentler Projesi, Slow Food Ida Paneli’nin yeni sezonu, Güneydoğu Anadolu’da kuraklık ile Tema Vakfı’ndan #FarkındaMıyız? girişimi.
Buğday Derneği Zehirsiz Kentler Projesi
Buğday Derneği, sofralarımıza gelen gıdalardaki pestisitlerle mücadele eden Zehirsiz Sofralar projesi ardından kentlerde kullanılan pestisit ve biyosidal ürünlerle mücadele kapsamında Zehirsiz Kentlere Doğru projesini başlattı. Proje ile nüfusun yüzde 92,3’ünün kentlerde yaşadığı ülkemizde, kentlerdeki park ve bahçeler, yeşil alanlar, spor sahaları gibi yerlerde kullanılan pestisitlere dikkat çekmek ve alternatif uygulamaların kullanılması için yerel yönetimleri teşvik etmek amaçlanıyor. Nitekim bu gibi alanlarda kullanılan pestisit kalıntıları, özellikle çocuklar için büyük tehlike oluşturuyor. Yapılan araştırmalar sonucu, çocuk parkları, çimler, okul bahçeleri gibi alanlarda hormonal sistem bozucu, mental bozulmalar, kanser, cinsiyet gelişimi bozuklukları gibi çeşitli sağlık sorunlarına yol açan pestisitlerin kalıntılarına rastlanılmış.
İklim Krizi Altında Çiftçilik, Yerel Tohumlar ve Geleneksel Tarım Yöntemleri: 2021 Slow Food Ida Paneli Sezonu Açıldı
Slow Food Ida’nın organize ettiği panel serileri Eko Harita Youtube kanalı üzerinden canlı olarak gerçekleşiyor. 17 Nisan 2021’de başlayan panel serisinin ilk bölümü, “İyi Temiz ve Adil Gıdaya Sürdürülebilir Erişim” temasıyla başlamıştı. İyi temiz ve adil gıdaya erişimin bir insan hakkı olduğunu savunan Slow Food Ida birliği, panel serisinin ilk bölümünde iletişimci ve yemek kültürü araştırmacısı Hasan Açanal, Tahtacıörencik Doğal Yaşam Kolektifi ve Dört Mevsim Ekolojik Yaşam Derneği’nden Ceyhan Temürcü, Turizmci Handan Günalp Ergun ve girişimci/ yerel zeytin üreticisi Önem Erol Usta ile “Süpermarket devleri önce mahalle zinciri devlerine şimdi ise online satış devlerine dönüşürlerken kentli tüketici bu erişim hakkını kalıcı olarak nasıl yaşatabilir? Mücadelesini nasıl yürütebilir? Yerel üreticiye nasıl ulaşabilir? Bunu yaparken yerel biyoçeşitlilik gereksinimini nasıl karşılayabilir?” sorularına sosyolojik, ekolojik ve ekonomik açıdan yanıtlar arıyor. 22 Mayıs Cumartesi günü panel serisinin ikinci bölümü “İklim Krizi Altında Çiftçilik, Yerel Tohumlar ve Geleneksel Tarım Yöntemleri”, “Bitkisel Üretim ile Hayvancılık İlişkisi” başlıkları altında gerçekleşecek. İklim krizi etkisiyle değişen hava koşullarının çiftçileri olumsuz etkilemesi sonucu, güvencenin yerel tohumlar ve geleneksel tarım yöntemleri olduğunu savunan Idamera’dan Ferit Uzunoğlu, Tangala Çiftliği’nden Buket Ulukut, Lokma Tarım’dan Metin Akıncı ve Desen Arı ve Apiterapi Ürünleri Çiftliği’nden Nihal Güven Altınkurt etkinliğe katılacaklar arasında. Geçmiş etkinlik kayıtlarına ve gelecek etkinlik programlarına Eko Harita youtube kanalından ulaşabilirsiniz.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde ekili arazilerin yüzde 70’i kurudu!
İklim değişikliği gerçekliği, etkilerini memleketimizde kuraklık ile de gösteriyor. Sıcaklıklar artarken, yağış seviyeleri azalıyor. Türkiye’nin Nisan ayı ortalama sıcaklığı geçen yıllara göre 1,3 derece artarken, Doğu Anadolu, Güneydoğu ve Ege Bölgesi’nin güney kesimleri şiddetli, çok şiddetli ve olağanüstü kurak bölgeler olarak alarm veriyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2021 Yılı Nisan Ayı Alansal Yağış Raporu’na göre Türkiye geneli yağışlar yüzde 50 oranında azalırken, Güneydoğu Bölgesi genelinde yağışlar son 50 yılın en düşük seviyesinde seyrediyor. Yeşil Gazete’den İrfan Tunççelik’in haberine göre, Günedoğu Anadolu bölgesinde yaşanan aşırı kuraklık, kuru tarım yapılan ekili arazilerdeki ürünlerin yüzde 70’inin kurtarılamayacak ölçüde kurumasına sebep oldu. Yeterli yağış alamayan bölgede Diyarbakır’da yüzde 88, Mardin’de yüzde 62, Şırnak’ta ise yüzde 83 oranında kayıplar yaşanıyor.
Mardin’de mülteci kadınlarla birlikte önemli ilklere imza atan, Sorgül yerel buğdayını da çoğaltan Cercis Murat Konağı şefi Ebru Baybara Demir de Mardin Bölgesi’nde yaşanan kuraklığa ve ürün kaybına dikkat çekiyor. Topraktan Tabağa adıyla başlattığı projeye, yaşanan kuraklığa ve iklim değişikliğine karşı, gıda atıklarının komposta dönüştürme ile devam ediyor. Proje kapsamında yalnızca iki semt pazarından toplanan gıda atığının 4.5 tonu bulduğu görülmüş. Proje ile yaşanan israfa da dikkat çekerken komposta dönüştürme işlemi ile toprağı onarmak da hedefleniyor.
Tema Vakfı Soruyor #FarkındaMıyız ?
Tema Vakfı, biyoçeşitlilik kavramının bilinirliğinin artması ve sahip olduğumuz biyoçeşitlilik zengiliğinine dikkat çekmek amacıyla Ali Nihat Gökyiğit Biyoçeşitlilik Projesi’ni başlattı. Dünyadaki türlerin yüzde 25’inin neslinin tehlikede olduğuna dikkat çekmek adına #FarkındaMıyız sorusunu yöneltiyor. Türkiye tek başına tüm Avrupa kıtasının sahip olduğu tohumlu bitki tür sayısı kadar türe ev sahipliği yaparken, bitki türlerinin yüzde 38’ini, hayvan türlerinin ise yüzde18’ini endemik türler oluşturuyor. TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç’ın açıklamasına göre, bu endemik, yani yalnızca ülkemizde bulunan türlerden 284 bitki ve 139 hayvan türü tehlike altındayken, bilinen türlerden 11’i ise tamamen yok oldular. Her bir yok oluş doğa için ciddi tehlike oluştururken, kültürel hayatımıza sirayet eden anıları da beraberinde götürüyor. TEMA Vakfı onursal başkanlarından Ali Nihat Gökyiğit adıyla başlatılan proje ile daha fazla türün kaybolmaması, doğal dengeyi sağlayan canlılar ve bu canlıların çeşitliliğinin korunması hedefleniyor.