BODRUM BODRUM

Keyifli bir yaz tatilini deniz ve güneş kadar tatlı bir sohbet eşliğinde yenilen lezzetli yemekler de tamamlıyor. Yurt dışına seyahatin hala oldukça kısıtlı olduğu bu yaz rotamızı her karışında karşımıza farklı bir mekan çıkan Bodrum’a çevirdik.

Özellikle bu yaz pandeminin vurduğu İstanbul restoranlarının sezonu İstanbul’da geçirmek yerine Bodrum’a taşındığına şahit olduğumuz bir dönem başladı. Bu restoranların arasında İstanbul’un demirbaşları da var, yeni gelenleri de. Bu sırada Bodrum’un nev-i şahsına münhasır mekanlarına da daha yenileri eklenmedi sanılmasın.

Hal böyle olunca biz de arabamıza atladık ve Bodrum’un gastronomik rotasını birkaç güne sığdırmaya çalıştık.

BODRUM’DA GASTRONOMİK BİR GÜN NASIL GEÇER?

Tatilde güne keyifli bir kahvaltı ile başlamak önemli. İlk durağımız, senelerdir vazgeçilmezlerimizden biri olan Yalıkavak- Dağbelen kavşağında bulunan yeşillikler arasındaki bahçesinde, geniş serpme kahvaltısı ile yüzümüzü mütemadiyen güldüren Seval’in Yeri ile oluyor. Tabii ki Seval Hanım’ın ev yapımı reçelleri bir yana, domatesli peynirli ezmesi, yumurtaları diğer yana.

Devamında ise İskandinav tarzı dekorasyonu ile, Bitez’in sakin köşesinde bulunan küçük bahçesinde ise bir kahve molası veriyoruz. Fika Coffeeshop’ta günlük çıkan tatlılara Coffee Department kahveleri eşlik ediyor.

Yaz kahvesiz geçmez.

Güne Sal Bodrum’da devam ediyoruz. Burası Ortakent Yahşi’de bulunuyor. Sabah 10.00’dan itibaren smoothie bowl seçenekleri, tava tostları, granola seçenekleri mevcut. İlerleyen saatlerde ise falafel tabağı, taze salatalar, makarnalar menüde. Özellikle hafta içi bir gün co-working alanında iş yapıp, güneşlenip, denize girmek keyifli. Üzerine bir akşamüstü kokteyline de hayır demeyiz. Burada ekmekler Bröd imzalı, Yeme İçme İşleri’nin dönem boyunca planladığı etkinliklerin de olacağı bir mekan.

Türkbükü’nde bulunan The Swim Club ise en yenilerden. İstanbul gece hayatının fikstür miksolojisti Kevin Patnode’un kokteyllerini bu yaz The Swim Club’ın menüsünde görüyoruz.

BODRUM’A YAKIN / BODRUM’A UZAK

Merkezden biraz uzağa doğru yola çıkıyoruz, saat 16.00 suları, yolumuz iki saate yakın. Kaplankaya’nın Anhinga koyunda yer alan Ona At the Beach için yoldayız. Gastronomi tutkunu genç şefleri, sanatçıları ve üreticileri destekleyen pop up bir proje olan We Are Ona’nın son projesi olan bu mekanda güneşi batıracağız. Hemen denizin üzerinde plaj yemeklerinden alışık olduğumuz Türk mutfağının olmazsa olmazlarından atalık tohumundan ekşi maya hamurlu lahmacun ilgimizi çekiyor. Ona At The Beach, Kasım ayına kadar Frenchie, Celler de Can Roca ve Clare Smyth gibi yıldızlı restoranlarda çalışmış şef Nicolau Pla Gomez ve İstanbul’daki Nicole’ün şeflerinden Aykut Doğanok’a emanet.

GÜNÜ BATIRMACA

Akşamüstü biraz serinlik, biraz da arkaya yaslanmaca. Rota Zai Yaşam. Zai Yaşam, zeytin ağaçlarının gölgesinde sanat, gastronomi ve kütüphanesiyle de edebiyat ile iç içe geçmiş bir mekan. Deniz yerine yeşile nazır bir aperitif mekanı arayanlar için merkezi bir alternatif.

Zai’nin bahçesinde.

Güneşin batışının büyülü olduğu bazı yerler var, bunlardan biri de şüphesiz Gümüşlük. Havalar hala geç kararıyorken doğru Tuz Duman Kumda Gümüşlük’e gidiyoruz. Sıcak füme uskumru ve Bodrum kırma zeytin, bir falafel tabağı yanında da biramızı yudumlarken denizin dalgalarının, güneşin gökyüzünü boyadığı her anın tadını çıkarıyoruz.

Kokteyl demişken malum saat ilerliyor, aklımızda yepyeni bir yer var. Yerele değer veren, samimi ve eğlenceli yaklaşımıyla ‘fun dining’ deneyimi sunan AltÜst, burada günün her saati keyifli vakit geçirebileceğiniz bir nokta olsa da gün batımını Oo Papatya, Hipoktarın Baldızı, Boş Mezar Bulursan Gir gibi esprili kokteylleriyle kutlamak da bir seçenek.

AKŞAMA REZERVASYON

Dereköy Lokantası’nda

Geçtiğimiz sene de karşımıza çıkan, gerek tasarım mekanı, gerek menüsüyle Bodrum yeme-içme sahnesine niş bir noktadan giren Dereköy Lokantası’nın bu seneki menüsü ise gerçekten keyifli. Lokantanın imza kokteyllerinden Dere, dereotuyla infuze edilmiş cini misket limonuyla buluşturuyor; ortaya Bodrum sıcaklarına inat ferahlatıcı bir kokteyl çıkıyor. Ana yemek öncesinde çıtır yufkalı kaşık nohut, çıtır muhammara ve rezene salatası gibi soğuk ve sıcak paylaşımlık atıştırmalıkları asla es geçmeyin deriz.

Naru Bodrum ise Dereköy Lokantası’nın yeni projesi olarak karşımızda. Burası deniz kenarında, çam ağaçların arasında Gölköy, Demirbükü Koyu’nda bulunuyor. Taze ve yerel malzemelerle; tarladan sofraya, denizden tabağa felsefesiyle yola çıkıyor. Türk/Akdeniz mutfağının hakim olduğu restoranda deniz mahsullerinin ağırlıkta olduğu sunumların yanı sıra, taş fırında hazırlanan lezzetler de mevcut.

Dereköy Lokantası’nın kardeş, ‘finer dining’ projesi Naru, Demirbükü Koyu’nda bulunuyor.

Ritmo Zeytino ise Bodrum Yalıkavak’ta bir yeme içme projesi. Şef Cenk Debensason ve ekibi zeytin ağaçlarının arasında, samimi bir ortamda, gün batımı ve müzik eşliğinde her hafta farklı menüler oluşturuyorlar. Aynı zamanda sanat etkinlikleri de yer alacak olan bu alanda yemek deneyimi için rezervasyon yapılması gerekiyor.

Cennet Koyu’nda Mandarin Oriental’ın içinde bulunan Lucca By the Sea, Lucca havasını Bodrum’da yaşamak isteyenler için ideal. Akdeniz mutfağı, taze deniz ürünleri, taş fırından çıkan pizza seçkisine eşlik eden kokteyller ve DJ peformansları ile eğlenmeyi ne kadar da özlediğimizi fark ediyoruz.

Şef Murat Deniz Temel mutfağından Anadolu geleneklerine göre hazırladığı Alaf2Tek ise İstanbul’dan sonra Bodrum Marina’da. Tabii ki denizcilerin sabah atıştırmalığı deniz kestanesi yemeden dönmeyecektik.

Bodrum’a gelmişken klasiklerden vazgeçmem dediğimiz bir gün ise Gümüşlük Limon’a uğruyoruz, gün batımı eşliğinde meze tabağı, limon böreği yanında da beyaz şarap eşliğinde dağlar, yeşillikler arasında kendimizi ana bırakıyoruz.

Bitez’de adı üstünde bağ arasında bulunan, çakıl taşlarının üzerinde, salaş, fakat özenli sunumuyla kendimizi evimizde hissettiğimiz Bağarası Restaurant’ta rakının yanında çeşit çeşit zeytinyağlı mezeleri, çıtır mantıyı, yaprak ciğeri de bu yazıya eklemeden edemezdik. Lokanta çıkışında mezelerin bulunduğu dolabın yanındaki masanın üzerinde gözümüze takılan kitabın Sula Boziş’in ‘İstanbul Rumlarından Yemek Tarifleri’ olması da bize doğru yerde olduğumuzu bir kez daha hissettiriyor. Hemen yan bahçeden göz hakkı olarak tek tük satsuma kopardığımızı da itiraf ediyoruz.  Satsumaları parmaklarımızın arasında ovuşturuyor; geride bıraktığı aromayı içimize çekiyoruz. Bir başka akşamüstü de bol buzlu cin sodamıza katıyor, keyfediyoruz.

 

Derleyenler: Lian Penso Benbasat & Arzu Sak Seyhun
Fotoğraflar için restoranlara teşekkür ederiz.
Kapak Fotoğrafı: Naru Bodrum