Güney ve Güneydoğu Asya yemek kültürünü konu alan güncel oyunlardan Starbucks baristalarını yoran TikTok trendlerine ve son olarak, İğrenç Yemek Müzesi’ni ziyaret edenlerin aktardıkları deneyimlere dair…
Pikselleşen dünyada Güney ve Güneydoğu Asya yemek kültüründen esintiler
Dünyanın dört bir yanındaki oyun programcıları yemek tutkusunu oyunlara taşımak için çalışırken Atlas Obscura, son zamanlarda mutfak, göç, sevgi, aile gibi temaları işleyen, Güney ve Güneydoğu Asya kültürünü ele alan oyun seçkisini paylaştı. Atlas Obscura’nın konuk ettiği oyunlardan biri olan Toronto merkezli Visai Studios yapımı Venba, 1980’lerde ailesiyle birlikte Hindistan’ın Tamil Nadu eyaletinden Kanada’ya göç eden ve Tamil bir kadın olan Venba’nın serüvenini konu alıyor. Oyun, Tamil yemek kültürüne bir giriş olarak tasarlanıyor ancak aynı zamanda anavatanlarında büyümeyen genç göçmenleri de işliyor. Yemek ve aile arasındaki bağlantıyı tüm sıcaklığıyla aktaran oyunun tasarımcısı Abdhi, Kim’s Convenience ve Pixar kısa filmi Bao gibi Kanadalı göçmen deneyimini merkeze alan diğer çalışmaları izledikten sonra bu fikri geliştirdiğini belirtiyor.
Bahsi geçen bir diğer oyun da Singapurlu iki kız kardeş, Heather ve Megan Lim’in tasarladığı After School Afterlife. Yakında çıkacak olan oyunda, yerli Malaylarla evlenen Güney Çinli tüccarların ilk dalgasının torunları olan Peranakan Çinlilerinin kültürü işleniyor. Oyuncuların, oyun boyunca yaşayan ve ölülerin dünyaları arasında yer alan bir malikâneden kaçmaları bekleniyor ve bu esnada, özellikle yemekle ilgili olan, hem Peranakan hem de Singapurlu Çin geleneklerini ekranda görmek mümkün oluyor. Örneğin mutfak aç Çinli vampirler (jiangshi) tarafından işgal edildiğinde, oyuncuların onları ayam buah keluak (Hint hurması soslu tavuk) ve buah keluak nuts yaparak beslemeleri gerekiyor. Lim kardeşler, Peranakan kültürüyle ilk kez karşılaşan oyuncular için yemek ve kültür odaklı bir bağlam yaratmanın önemini vurguluyorlar.
Atlas Obscura’nın yer verdiği bir başka oyun Filipinler merkezli Team Meowfia ve Senshi Labs, tarafından tasarlanan mini oyun Lutong Bahay. Tagalog’da “ev yapımı” anlamına gelen Lutong Bahay, büyükannesinin carinderia‘sını (yemek tezgahı) miras almak için Filipinler’in dört bir yanından ikonik yemekler hakkında bilgi edinmesi gereken genç Maricela’yı konu ediyor. Oyuncular, bir dizi geleneksel yemek pişirmekle görevlendiriliyor ve oyunu tasarlayan ekip neden ana konunun yemek olduğunu anlatırken, “Çoğu insan, rahatlığa ihtiyaç duyduğunda yemek yemeyi tercih eder ve Filipin kültürü bu gerçeğin etrafında şekillenir.” diye belirtiyor.
Bu duygu, aynı zamanda haberde konusu geçen son oyun olan Soup Pot’ta da yankı buluyor. Oyun, Venba, After School Afterlife veya Lutong Bahay kadar anlatı odaklı olmasa da, oyuncuların yüzlerce malzemenin üç boyutlu görüntülerini işlemesine olanak tanıyor ve bu malzemeler dünyanın dört bir yanından yemekler yapmak için kullanılıyor; ancak asıl odak noktası elbette Filipin yemekleri. Oyun ekibinden direktör Gwen Foster, “Yemek hem bir sevgi dili hem de farklı insanlarla bağlantı ve iletişim kurmanın bir yoludur.” diyor.
Starbucks baristalarının TikTok tarifleriyle mücadelesi
Her şey geçtiğimiz haftalarda, Starbucks’ta çalışan bir baristanın müşterilerinden birinin siparişe 13 ayrı malzeme eklemek istemesi ve baristanın o siparişin fotoğrafını paylaşmasıyla başladı. Muz, karamel, çeşitli şuruplar ve ekstra krem şanti de dahil olmak üzere bir sürü ekstra malzeme gerektiren bir içecek talep eden “Edward” adlı müşterinin siparişini, barista Josie, “Neden işimi bırakmak istediğimin bugünkü bölümünde…” yazarak Twitter’da paylaştı ve bu tweet viral oldu.
VICE’ın aktardığına göre, Edward’ın siparişinde olduğu gibi, sekiz, dokuz hatta 12’ye ulaşan ekstra malzemeli, karmaşık ve müşteriler tarafından özel yaratılan içecek siparişleri, TikTok’taki bir trend yüzünden giderek daha popüler oluyor. Bu sebeple, Tweet internette yayılırken, diğer Starbucks baristaları da kendi müşterilerinin daha önceden istemiş olduğu karmaşık içecek siparişlerinin fotoğraflarını sosyal medya hesaplarında paylaşarak Josie’ye destek veriyor.
Michigan’daki bir Starbucks’ta baristalık yapan Grace, VICE’a “Şirkette bulunduğum iki yıl boyunca siparişler çok daha çılgın bir hal aldı” dedi ve müşterilerin giderek daha çok TikTok’ta gördükleri içecekleri istediklerini belirtti. Grace: “Dürüst olmak gerekirse, TikTok’taki tüm karışımlar o kadar kötü ki… Standart içeceklerimizin siparişlerinde hangisi olduğunu belirten etikete bakar ve nasıl yapılacağını hemen biliriz. Bu TikTok içeceklerini hazırlamak için, neredeyse birer roman okumamız gerekiyor.”
İğrenç Yemek Müzesi’ndeki yiyecekleri tatmak ister misiniz?
New York’taki Seks Müzesi ve San Francisco’daki Dondurma Müzesi’nde olduğu gibi, bir müzedense daha çok eğlence parkı deneyimi sunan İğrenç Yemek Müzesi’nde, birçok ülkenin sıradan yemeklerini içeren 85 aşçılık faciası sergileniyor ve her tur tadım testiyle sona eriyor. İsveç’in Malmö şehrinde yer alan İğrenç Yemek Müzesi’ndeki deneyimini The New Yorker’a aktaran bir yemek yazarı ile yemek fotoğrafçısının oğlu olan gazeteci Arthur De Meyer, maceracı bir yemek yiyicisi olduğunu söylüyor. Bir muhabir olarak, soğukkanlılığını koruma becerisiyle övünen De Meyer, “Tadım testi savunmasız olduğunuz türden bir savaşa benziyordu çünkü bombalar sizin içinizde görünmez bir şekilde patlıyor.” diye aktarıyor.
Müzedeki tur esnasında midesine yapılan ilk saldırının hákarl adı verilen İzlandalı bir köpekbalığı yemeği olduğunu anlatan Belçikalı gazeteci De Meyer, yemeğin tatmanın; mahalledeki her köpeğin üzerine tuvalet yapmayı tercih ettiği çöplerden birindeki üç haftalık peyniri tatmak gibi olduğunu söylüyor. De Meyer, turda ikinci sırada, muhallebiyi andıran ve dikenli bir meyve olan durian’ın tadına bakıyor ve meyvenin tıpkı bir spor salonu dolabının dibindeki çorap gibi koktuğunu belirtiyor. En kötüsünün ise Kuzey İsveç’te oldukça sevilen ve fermente bir ringa balığı olan surströmming olduğunu ifade eden gazeteci, balığa dair “Cesetten bir ısırık almaktan farksızdı.” diyor ve De Meyer, müzedeki gezisi sırasında on kez kusarak daha önce müzede altı sefer kusan birinin rekorunu da geçmiş bulunuyor.
Giriş biletlerini uçaklarda verilen kusmuk torbalarının üzerine yerleştiren İğrenç Yemek Müzesi, Tripadvisor’da, Malmö’de yapılacak şeyler listesinde birinci sırada yer alıyor. Ayrıca, ziyaretçilerin genellikle müzenin, bir alışveriş merkezinin birinci katında, bir mobilya mağazası ve bir sanat galerisi arasında yer aldığını görünce şaşırdıkları belirtiliyor.
The New Yorker yazarı Jiayang Fan’in Zoom üzerinden gezdiği, İğrenç yemek Müzesi deneyimini de yazının devamında okuyabilirsiniz.