Covid-19 bugünümüzü kökten değiştirdi. ‘Normal’ addettiğimiz pek çok alışkanlığımız dünde kaldı. Arkadaşlarımızla bir kafede buluşmaya, keyifle rakı sofrası kurmaya, müdavimi olduğumuz restorana gitmeye dair umutlarımız yarınlarda. Bir çok kurum bu umut üzerine harekete geçti ve restoranlara destek sağlayarak yarını bugünden kurtarmanın planlarını yapıyor.
Covid-19 günlük hayatımızın tam ortasına düşeli 3 ay olmak üzere. Artık birbirlerine hesapsızca dokunan, rahatlıkla restorana giden, istediği anda sokağa çıkıp, istediği kişiyle sosyalleşen insanları dizilerde, filmlerde görüyoruz; kitaplarda okuyoruz. Onlar da Mart ayından önce çekilenler ve yazılanlar.
Sahile gitmek, yüzmek, bir rakı sofrasında azıcık muhabbet etmek, arkadaşlarımızla yemek masası etrafında buluşmak istiyoruz. Bir zamanların bu ‘normal’ istekleri artık ulaşılmaz gibi görünüyor. Yarın ne olacağını kestiremiyoruz.
Bu belirsizlikten sadece bireyler değil, kurumlar da nasibini aldı. Restoranlar neredeyse iki aydır kapalı. Kimi son günlerin popüler terimi ‘yeni normal’e göre hazırlıklarını yapıp paket servise yönelirken, kimi ise geleceğe dair müşterilerini ağırlama umudunu taşıyor. Bu umut pek çok kurumu harekete geçirdi. Restoranlara destek olmak, yarını kurtarmak için planlar yapılıyor, yarının masalarına rezervasyonlar alınıyor. Bugünü kurtaramıyoruz, umudumuz yarında.
#YarınınLezzeti
Unilever’in Hellmann’s Club oluşumu, Reztoran.com’la iş birliğine girerek #YarınınLezzeti isimli bir proje yarattı. Bugüne kadar projeye 30’un üzerinde restoran katıldı. Proje üye olan restoranlarda yarının keyfini, yemeklerini satıyor. Restoran misafirleri bugün 50 liralık hediye çekini satın alırsa, restoran açıldığı zaman 70 liralık yemek yiyebiliyor. Müşteriler ödemeyi bugün yapıyor, ödenen para restoranın reztoran.com hesabından birikiyor. Restoran kapılarını müşterilerine açtıktan üç hafta sonra restoranın hesabına yatırılıyor.
Oldukça demokratik bir oluşum. Restoran seçiminde tür, yemek, giden müşteri profili ayrımı yapılmıyor. Proje kapsamında ciğerci de var, Kiss the Frog da. Proje, restoran sahiplerine ve işletmecilerine geleceğe dair umut aşılıyor. Restoran kapılarını açmayı başarırsa, sudan çıkmış balığa dönmemesini hedefliyor.
Müdavim Hareketi
GastroClub, Hybrid Community iş birliğiyle, yarını kurtarmak için bugünden Müdavim Hareketi’ni başlatıyor. GastroClub’un kendi uygulamasından gitmeyi çok özlediğiniz, müdavimi olduğunuz, ya da müdavim olmak istediğiniz restoranın sayfasına gidip ‘Müdavim Çeki’ satın alıyorsunuz. Almış olduğunuz bu çek size restoran açıldığı zaman yiyeceğiniz yemeklerde yüzde 25 indirim sağlıyor. Örneğin 100 liralık bir çeki 75 liraya, 400 liralık bir çeki 300 liraya satın alabiliyorsunuz.
Müdavim Hareketi bünyesine bugüne kadar 60’tan fazla restoran katıldı. Bu restoranların içinde kimi zincir kurumları bulabileceğiniz gibi, meyhane ve barların çeklerini de alabilirsiniz. GastroClub’un üzerine basarak vurguladığı nokta, hareketin kâr amacı gütmediği. Çekleri 1 Aralık 2020 tarihine kadar kullanılabileceği gibi, müşterinin ödediği miktar anında restoranın hesabına yatırılıyor. Bu sayede restoranlar bugünü biraz da olsa kurtarma şansı yakalıyor.
Sepeti Şimdi Doldur, Sonra Ye
Restoranlara destek olmak için çalışan kurumlardan biri de velinimeti restoranlar olan Yemeksepeti. TOBB’un katkılarıyla hazırladıkları ‘Kazandıran Restoran Destek Çeki’ projesi sayesinde sadece paket servisle ayakta durmaya çalışan kendi bünyesindeki restoranlara ek kaynak yaratmaya çalışıyorlar.
Kazandıran Restoran Destek Çeki sayesinde müşteriler bugün yapacakları ödemelerle restoranlara destek olacak; karşılığını ise yarın, ödediklerinden daha fazla yiyerek alacaklar. Yemeksepeti kullanıcılarının bugün 40 lira, 75 lira ya da 150 lira ödeyerek alacakları çekler, seçtikleri restoranın hesabına aktarılacak. 60 gün sonra ise kullanıcılar, bu çeklerin karşılığında sırasıyla 50 lira, 100 lira ve 225 liralık yemek yiyebilecekler.
#Küçükİşletmemİçin
Metro Türkiye de Covid-19 salgını sırasında yeme-içme sektöründe etkilenen restoranlara destek olmak için #Küçükİşletmemİçin hareketini başlattı. Belki de şimdiye kadar sayılanlar arasında en kapsamlısı. Hareket, Metro Türkiye, Gıda Kurtarma derneği ve Dude Table işbirliğinde gerçekleşiyor. Hareketin ana sponsoru Coca-Cola, ayrıca Unilever Food Solutions, P&G, Barilla, Orkide Yağ, Reis Gıda ve Dimes firmaları da hareketi destekliyor. Projeye katılan işletmecilere 5 bin liralık ürün ve hizmet yardımı yapılması amaçlanıyor. Bu destek sayesinde işletmeler, hem zaruri ihtiyaçlarını karşılayabilecek, hem de gıda emekçisinin istihdamını sürdürebilecek.
Projede şimdiden 500 işletmeye ürün bağışı yapıldı. Destekler sayesinde 1.000’i aşkın işletmeye yardım sağlayabilecek kaynak toplandı. Projenin hedefi toplam 5.000 işletmeye ürün ve hizmet desteği sağlayabilecek kapasiteye ulaşmak. Küçük işletmelerin projeden faydalanabilmesi için yeme-içme sektöründe faaliyet göstermesi, SGK’ya kayıtlı en az 5 çalışanının olması ve yıllık 2 milyon liranın altında ciroya sahip olması gerekiyor. 5 bin lira tutarındaki destek sayesinde küçük işletmelerin 1 aylık elektrik ve su gideri, kira giderleri, iki tam zamanlı personelin maaşı gibi önemli gider kalemlerinin desteklenmesi hedefleniyor.
Gelecek, bugünden…
Bu yazının yazılması sırasında bile yukarıdakilere benzer yeni oluşumlar yarını kurtarma sahnesinde yerlerini aldılar. Siz bu satırları okurken de benzer oluşumlarla karşılaşabilirsiniz. Türkiye İş bankası ‘Geleceğe Öde’ platformunu kurdu. Platformun diğerlerinden farkı yalnızca yeme-içme sektörüyle sınırlı kalmaması. Mahalledeki berber, kasap, butik, manav bu platforma üye olabiliyor. Platformun hedefi işletmelerin sadık müşterilerine indirimli fiyatlardan ürünlerini bugünden satmasını sağlıyor.
Platforma üye olmak için bir kısıtlama yok. İsteyen her işletme istedikleri ürünler üzerinden üye oluyor. Eğer müşteriler o işletmeden bir ürün satın alırsa, ödeme aynı gün içerisinde ya da bir gün sonra işletmenin hesabına geçiyor. Geleceğe Öde her ne kadar ismiyle yarınları hedeflese de işletmelerin bugününe yardımcı olmayı hedefliyor.
Ya sonra?
Yarının menülerini satanlar, yarının masalarına rezervasyon alanlar sadece büyük kurumlar ve onların hazırladıkları programlar değil. Pek çok bağımsız restoran, büyük balığın ağzına girmeden, kendi başına yüzmek istiyor. Kimisi kendi müdavimlerinden destek istiyor ve kendi çeklerini hazırlıyor. Sadakat programları hazırlayan bazı restoranlar bu sayede bugünkü ekonomik döngülerini düzeltirken yarın borçlu hale düşmemeyi hedefliyor. Kimi yarının derdini yarına bırakıyor ve bugüne odaklanıyor. Restoran kimliklerine uygun paket servis seçenekleri ile müşterilerin restoranda yaşadığı deneyimi evlerine götürmeye uğraşıyor. Bazıları ise restoranını tamamen kapatmış halde. Hediye çekleri ve müdavim hareketlerine hiç bulaşmıyorlar.
Büyük kurumlar ise, restoranlara destek vaat eden sosyal sorumluluk çalışmalarıyla bir taşla iki kuş vurarak, hem firmalar olarak bir yandan da beslendikleri yeme & içme sektörünü, hem de kendi pazarlama aktivitelerini desteklemeyi hedefliyorlar. Nitekim restoranlar ayakta kalamazsa, sektörün büyük oyuncularının da gelecekleri tehlikeye girer. Bugünün tek gerçeği ise pek çok restoranın hazırlanan hediye çeklerine, yapılan paket servis faaliyetlerine rağmen ayakta durmakta zorlandıkları. Yarın restoranlara açılma izni verildiğinde; bir kısmı kapılarını açamayabilir, birçok çalışan ise işsiz kalabilir. Bugün tepemizde gölgesi gezinen bir kriz fısıltısı içerisinde yaşıyoruz, yarın krizin kendisi geldiğinde ona verilecek somut cevabımız hazır mı?