MALMÖ’DE SALTIMPORTEN CANTEEN

Malmö’nün merkezinin dışında, kanala bakan sanayi bölgesinde kurulu eski bir tuz ambarı İskandinavya’nın favori öğlen yemeği mekanlarından birine dönüşebilir  mi? Sebastian Persson, Ola Lundin ve Ludvig Fredriksson adlı üç İsveçli şef bu sorunun cevabını Saltimporten Canteen ile veriyorlar. 2011’de Malmö’nün o dönem parlayan yıldızı sayılan Trio adlı restoranlarını kapayan Sebastian Person ve Ola Lundin 2013’te Saltimporten Canteen’i açıyor, Ludvig Fredriksson ise ikiliye sonrasında dahil oluyor.

Saltimporten Canteen için ‘tam bir İskandinav minimalizmi örneği’ dersek yanlış olmaz. Yerden tavana kadar uzanan doğramalarıyla ışık alan ön cephe, sıva beton duvarlar, masif ahşaptan yapılma uzun masalar ve duvarda müşterilerin bisikletlerini asabilecekleri metal askılıklar… Sebastian Persson Saltimporten Canteen ile ‘sıradan insanlar için bir öğlen yemeği mekanı’ oluşturmak istediklerini söylüyor. Tabii Saltimporten’in sıradan insanları arasında en az mekan kadar ‘tasarım’ görünen bir müşteri profili var.

Saltimporten hafta içleri her gün saat 12’de servis vermeye başlıyor. Açık plan mutfağın önünde tepsinizi alıyor ve sıraya giriyorsunuz. Günün menüsünde birisi et bazlı, birisi ise vejetaryen olmak üzere sadece iki tabak var; ev yapımı ekşi mayalı ekmek ise tezgahta yemeğinize eşlik etmek üzere duruyor. Et bazlı yemek her gün değişiyor, vejetaryen tabak ise hafta boyunca servis ediliyor.

Karşınıza çıkan yemek ise kantin mantığından oldukça uzakta. Saltimporten’de her yemekte sadece dört ana malzeme fine dining mutfak teknikleriyle birleşiyor,  ortaya hem gözünüzü, hem de karnınızı doyuracak lezzetler çıkıyor. Ziyaret ettiğimiz gün menüde domuz göbeği, brokoli, kabak ve sarımsak; kuru fasülye ise karalahna, salatalık ve kabakla servis ediliyor. Sebastian Persson’a göre  mutfaklarının olmazsa olmaz malzemesi ise soğan. Yemeklerde kullanılan tüm ürünler mevsiminde ve yerel üreticilerden geliyor.

Yemeğinizin sonunda ise Enskaffe’nin kahvesini her biri birbirinden farklı vintage fincanlarda yudumlayabiliyorsunuz. Eğer saat iki olmuşsa şayet, şefler önce mutfak tezgahını siliyor, sonrasında da tüm mutfak ancak fine dining restoranlarda görmeye alışık olduğumuz şekilde baştan aşağı yıkanıyor. Ve Saltimporten Canteen hafta içleri günde sadece iki saat servis vererek hem ayakta, hem de popüler kalmayı başarıyor.

 

Fotoğraflar: Sibel Kutlusoy
ARZU SAK SEYHUN

Gastronom, peynir tadımcısı, meraklı ve heyecanlı bir yemek hikayecisi, bir nevi dünya vatandaşı. Yemeğin insana ve farklı kültürlere dair anlamlarının mütemadiyen peşinde.