KUVER: İNGİLİZ ÇAY SAATİNDE ŞEKERLİK TASARIMLARI

Queen Anne’den Bizarre’a; İngiliz çay saati ritüelinin olmazsa olmazı şekerliklerin evrilen tasarımlarına bakış.

Afternoon-Tea-Ritz-London
The Ritz London, İngiltere’de geleneksel akşam üzeri çayı ritüelini devam ettiren mekanlardan.

Porselen fincanlar, servis tabakları, kumaş peçeteler İngiltere’de çay saatinin önemli figürleri idi. Yanı başlarında ise çörekleri ve tarçınlı tostları sıcak tutmak için özel tabaklar bulunurdu. Altında sıcak su haznesi olan ve üstü kapaklı bu servislere ‘muffin dishes’ deniyordu ve 20. yüzyılın başında bile çay setlerinin önemli parçaları idi. Bunların yanında ise mutlaka içinde tarçın ve şeker karışımı olan şekerlikler bulunurdu. İngilizce’de bu nedenle ‘muffineer’ de denen bu toz şekerlikler bir dönem her elit sofrada yerini almıştı.

17. yüzyılın ortalarında İngiltere’nin Batı Hindistan’da kurduğu büyük şeker plantasyonları sayesinde öncelikle İngiltere’de ve zamanla Avrupa’nın her yerinde şeker, üst sınıfların tutkusu haline gelmişti. 19. yüzyıla kadar şeker, şeker somunları denen bloklar halinde geldiğinden, bunu serpilecek kadar küçük parçalara ayırmak ancak üst sınıfın mutfaklarındaki iş gücü ile yapılabilecek bir şeydi.[1]

Şekeri serpmeye yarayan bu şekerlikler ilk başlarda daha çok gümüşten yapılıyorlardı. 17. yüzyılın sonlarında İngiltere’de yemek masalarında üçlü çeşni takımları bulunmaktaydı. Tuzluk, biberlik ya da hardal tozunun yanında bunlardan daha büyük olan bu şekerlikler vardı. Daha geniş setlerde tuzluk, biberlik, sirke ve yağ şişesi, şekerlik ve mayonez kavanozu da olurdu. 18. yüzyılda bu takımların tasarımları da çeşitlenmişti. Gümüş şekerliklerin popüler biçimleri arasında ‘deniz feneri’ ve ‘Queen Anne’ vardı. Georgian döneminin favorisi ise daha uzun ve gövdesi dilimli ‘vazo’ şekerliklerdi. Zamanla şekerlikler seri üretime uygun hale geldiler, malzeme kalınlıkları azaldı ve bunu dengelemek için de daha geniş biçimler aldılar.

19. yüzyıldan itibaren ise tamamı gümüş olan şekerlikler yerlerini gövdesi cam olanlara bıraktı. Bunların dış yüzeyleri ise genelde özel bir cam ile kaplı olurdu. Amberina (kehribar renklerinde), Burmese (şeftali tonlarında), Findlay akiği, Opal ve Çikolata camları en çok kullanılanlardı. Üst metal parçaları ise pirinç, nikel veya gümüşten yapılırdı. Düz oldukları gibi, floral desenlere sahip olanları da vardı. Özellikle ‘Mt. Washington’ın domates ve yumurta biçimli şekerlikleri ile incir, pancar, sarımsak veya soğan gibi farklı isimlerle anılan formu dikkat çekiciydi. Bunlar genelde buzlu kristal cam üzerine el boyaması desenlerle sunuluyordu.

Claire Cliff tasarımı ‘bizarre’ şekerlikler, 1900’lerin başında İngiliz çay saatine damgasını vuran tasarımlardan.

1900’lerin başında ise porselen şekerlikler popüler olmaya başladı. Clarice Cliff’in sır üstü emaye boyama ile parlak renkler, basit üçgen desenler denemeleri 1930’larda seramik üretimine damgasını vurmuştu. ‘Bizarre’ adını verdiği stili geometrik desenler ve doğadan esinlenmiş soyutlamalardan oluşuyordu. Çoğu el boyaması olan işleri için ‘Bizarre girls’ olarak bilinen 100’e yakın kadın eğitmiş ve çalıştırmıştı.[2]

1908 tarihli gümüş bir şekerlik ise hepsinden ayrışıyor. Bu nesne, üzerinde “We can make things hot for you” yazılı bir pankart taşıyan bir kadın formunda. Kadınların oy hakkı hareketinin bir andacı olarak üretilmiş. Bu dönemde benzer nesneler üretildiğini ve hareketi destekleyen toplulukların dükkânlarında satıldığını biliyoruz.[3] Nitekim 1880’lerde başlayan birinci dalga feminizm hareketi kadınların pek çok politik ve yasal hak elde etmesi ve sosyal eşitlik için büyük adımlar atılması ile sonuçlanmıştı.

Şekerlik tasarımları, soldan sağa:  gümüş Queen Anne, We can make things hot for you, ve incir formunda Mt. Washington.
Notlar:

[1] Deerr, Noël. History of Sugar, Chapman & Hall, 1950.

[2] Griffin Leonard. Clarice Cliff the Art of the Bizarre, Pavilion/Chrysalis, 1999/2002.

[3] https://collections.museumvictoria.com.au/articles/2749

IŞIL ÇOKUĞRAŞ

Mimar, akademisyen, doğa hayranı, çizgi film ve bilim-kurgu bağımlısı. Gündelik nesnelerin, bitkilerin ve binaların kültür tarihindeki yerlerini araştırmayı ve anlatmayı seviyor.